Yaz gelince
yaylamıza çıkardık,
Taş ile
çamurdan yayla yapardık,
Şafak vakti
göçle yola çıkardık,
Çiçeklerle
karşılardın yaylalar.
Baharla şenlenir dağı bayırı,
Çiçekle
bezenir sarı çayırı,
Ellerle
dokunmuş sanki bir halı,
Gören sana
hayran kalır yaylalar.
Bin bir çiçek
açar koku yayılır,
Akan sular
sanki türkü çağırır,
Esen
rüzgarları efkâr dağıtır,
Dertlilere
derman olan yaylalar.
Bulağlardan sular durmadan akar,
Kızlar
subaşında sohbetler yapar,
Gençler
sohbet eden kızlara bakar,
İlk kez sende
âşık olur yaylalar.
Otlağında inek, koyun yayılır,
Sabah akşam
yaylalara dağılır,
Kapıda ağılda
sütler sağılır,
Sütle kaymak
olur otun yaylalar.
Koyun, kuzu
gece çölde yatardı,
Çobanlar
başında nöbet tutardı,
Matarada
demli çayı yapardı,
Çobanlara
mesken olan yaylalar.
İnişli yokuşlu yolları vardı,
Ulaşım aracı
arabalardı,
Anam köye
yoğurt, peynir yollardı,
Yollarında
sevdalandım yaylalar.
Duyulunca
davul zurna sesleri,
Toplanırdı
gelinleri, kızları,
El ele
tutuşup köyün gençleri,
Halay çekip
türkü söylerdi yaylalar.
Satancı
gelince çok sevinirdik,
Yün ile
peynirle meyve alırdık,
Taş ile
toprakla oyun oynardık,
Çocukluğum
sende geçti yaylalar.
Çocukluğum
gitti, okullar bitti,
Çocukken
hayalim öğretmenlikti,
Görev beni
gurbet ellere attı,
Yılmaz hasret kaldı size yaylalar.
Selam olsun
size yayladakiler.
9 OCAK 2013 İZMİR
Yılmaz
KANDEMİRCİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder