21 Nisan 2010 Çarşamba

15 ARALIK 2006


Saat 5:15’de telefon çaldı,
Telefonun sesi çok acı geldi
Duyduğum haberle ciğerim yandı
Sonnur dedi “Amca! Babamız öldü.”

Bu haberle benim dünyam yıkıldı,
Ellerim titredi, dilim tutuldu,
Sanki yüreğime hançer sokuldu,
Bana kardeş değil bir can gibiydi.

Acı haber her tarafa yayıldı,
Bacı kardeş bir araya gelindi,
Vuruldu dizlere yaşlar döküldü,
Kardeş acısıyla yürekler yandı.

Ağladık sızladık, feryatlar ettik,
Kardeş acısını çok erken tattık,
Dokuz kardeş idik sekize indik,
Bizler birbirimizi çok severdik.

Bu acı haberi duyanlar geldi,
İyilik timsali güzel insandı,
O, herkesin sevdiği çok iyi candı,
Tanıyanlar O’nu rahmetle andı.

Hayalleri vardı, düşleri vardı,
Daha yapılacak işleri vardı,
Üç çocuk everdi ikisi kaldı,
Kalanlar bizlere emanet oldu.

Sanki insan değil melek gibiydi,
Narin yemek yiyip, temiz giyerdi,
Sevgisi dışta değil hep içindeydi,
O kötülük sevmez, iyilik derdi.

Az konuşur ama öz konuşurdu,
Verdiği sözünde mutlak dururdu,
Hem dürüst, hem asil, hem gururluydu,
Kalbi yardımseverlikle doluydu.

Zayıftı vücudu, uzundu boyu,
Gerçek efendiydi iyiydi huyu,
Asla sevmiyordu dedikoduyu,
Rahmetle anıyoruz sen rahat uyu.

Biz sana doymadık uğurlar olsun,
Yattığın mekânın nurlarla dolsun,
Hepimizin hakları helal olsun,
Makamın cennet ruhun şad olsun.

Yandırdı,
Neşter değdi yandırdı,
Azrail Mustafam’ı aldı,
Yüreğimi yandırdı.

YILMAZ KANDEMİRCİ
15 Aralık 2007 İZMİR