7 Haziran 2012 Perşembe

GURBETTE YAŞAMAK

Yine hüzün çöktü  garip gönlüme,         
Çünkü Ata köyüm düştü yadıma,
Güzel yaylamızda gezip tozarken,
Geldim düştüm bu gurbetin oduna.

     Gurbetin ateşi insanı yakar,
     Köyümün hasreti burnumda tüter,
     Dostlardan ayrılmak ölümden beter,
     Köydeki anılar gözden yaş döker.

Hasta olsan kimse yanına gelmez,
Kapını  çalıp da hatrını sormaz,
Ciğerin yansa da su veren olmaz,
Yanarsın gurbette kimseler bilmez.

     Köyde herkes birbirini görürdü,
     Selam verip hal hatrını sorardı,
     Derdi olanlara derman olurdu,
     Gurbette hal hatır soranın olmaz.

Ekmeği, meyvesi aşı doğaldı,
Köyde yaşaması gayet güzeldi,
Nüfus fazlalaştı, işsiz çoğaldı,
Gurbete gidişler işte bundandı.

     “Gurbetin somunu büyüktür “ dendi,
      İşsiz gençler gurbet ele yollandı,
      Kimi faydalandı, kimi zorlandı,
      Kimi yurt edindi, kimisi döndü,

Abu hayat suyu, bol havası var,
Kırlarında yenecek çok gıdası var,
Herkesin mezarda bir atası var,
Tüm gençlerin gidip görmesi lazım.

Gurbette de olsak, uzak da kalsak,
Ekmekle aş bulup zengin de olsak,
Arada sırada ziyaret edip,
Yılmaz; Ata köyü hiç unutmasak.

                                 1 Mayıs 2012  İZMİR
                               Yılmaz KANDEMİRCİ