31 Ocak 2013 Perşembe

BİZİM YAYLALAR



Yaz gelince yaylamıza çıkardık,
Taş ile çamurdan yayla yapardık,
Şafak vakti göçle yola çıkardık,
Çiçeklerle karşılardın yaylalar.















Baharla şenlenir dağı bayırı,
Çiçekle bezenir sarı çayırı,
Ellerle dokunmuş sanki bir halı,
Gören sana hayran kalır yaylalar.

Bin bir çiçek açar koku yayılır,
Akan sular sanki türkü çağırır,
Esen rüzgarları efkâr dağıtır,
Dertlilere derman olan yaylalar.


Bulağlardan sular durmadan akar,
Kızlar subaşında sohbetler yapar,
Gençler sohbet eden kızlara bakar,
İlk kez sende âşık olur yaylalar.













Otlağında inek, koyun yayılır,
Sabah akşam yaylalara dağılır,
Kapıda ağılda sütler sağılır,
Sütle kaymak olur otun yaylalar.

Koyun, kuzu gece çölde yatardı,
Çobanlar başında nöbet tutardı,
Matarada demli çayı yapardı,
Çobanlara mesken olan yaylalar.


İnişli yokuşlu yolları vardı,
Ulaşım aracı arabalardı,
Anam köye yoğurt, peynir yollardı,
Yollarında sevdalandım yaylalar.

Duyulunca davul zurna sesleri,
Toplanırdı gelinleri, kızları,
El ele tutuşup köyün gençleri,
Halay çekip türkü söylerdi yaylalar.

Satancı gelince çok sevinirdik,
Yün ile peynirle meyve alırdık,
Taş ile toprakla oyun oynardık,
Çocukluğum sende geçti yaylalar.

Çocukluğum gitti, okullar bitti,
Çocukken hayalim öğretmenlikti,
Görev beni gurbet ellere attı,
Yılmaz hasret kaldı size  yaylalar.
Selam olsun size yayladakiler.

                             9 OCAK 2013 İZMİR
                             Yılmaz KANDEMİRCİ     

2 Ocak 2013 Çarşamba

HAYAT


Hayat,  dört  ayaklı  merdiven,
Doğarsın  ağlayarak  bilmeden,
Çıkarsın hayat  merdivenlerini,
Ağır  ağır  belirli bir zaman,
Sonra inersin geriye,
Hasta,  yorgun  olarak  zirveden,
Bir gün sonlanacak hayat,
Bilinmez  nerde, nasıl ne zaman,
Doğduğunu bilmediğin gibi, ölümün de bilinmez,
Öyleyse  madem  doğduysan  bilmeden,
Yaşa bildiğin hayatı,
Nasıl geçiyorsa gönlünden.

                             9 Aralık 2012
                   İzmir’de yağmurlu bir akşam
                        Yılmaz KANDEMİRCİ